Bir Doğa Harikası Yosemite

Her yıl milyonlarca ziyaretçi alan Yosemite Milli Parkı, El Capitan ve Half Dome gibi granit kaya oluşumları, şelaleleri ve gölleri ile gerçekten görülmeye değer bir doğa harikası. Parkta yetişen dev sekoyalar dünyanın en büyük ve en uzun yaşayan ağaçları, ayrıca parkın her yerinde de ayılar, geyikler, tilkiler gibi birçok vahşi hayvan yaşıyor. Yani bizim gibi doğaya doymak isteyenler için Yosemite bir cennet.

yosemite
El Capitan

Kaliforniya’nın orta doğusunda yer alan Yosemite, San Francisco’ya 4 saat, Los Angeles’a ise 6 saat uzaklıkta. Biz Las Vegas’tan Yosemite’nin güney ucuna geldik, oradan da yol yaklaşık 7 saat sürüyor.

Yosemite’ye seyahatimizi planlarken bir gece bölgede kalıp fotoğraflarda gördüğümüz muhteşem doğanın tadını çıkarmak istiyorduk. Ancak parkın içinde kalacak yer bulmak oldukça zor. Kamp yapmak için önceden izin almak gerekiyor, sınırlı sayıdaki otel ve bungalovlar da hemen tükeniyor. Bu nedenle bir gece parkın güneydoğusundaki Mammoth Lakes kasabasında kalıp ertesi gün de parkı dolaşmaya karar verdik.

yosemite-area_mini
Çöllerden ormanlara doğru gidiyoruz…

Arizona ve Nevada’nın çöllerinde günlerce dolaştıktan sonra görmeye başladığımız sık orman ve dağ manzaraları Kaliforniya’ya yaklaştığımızın habercisiydi. Kaktüsler yerini yavaş yavaş çam ağaçlarına bıraktı, manzara soluk sarı ve toprak renginden yeşil ve maviye dönmeye başladı…

yosemite-area-1_mini
Yolda manzaranın değişimi çok net gözlemleniyor

Mammoth Lakes’e giden yolda bir anda önümüze çıkan ördek ailesi yüzünden ani bir fren yapmak zorunda kaldık. Yolun bir tarafındaki ağaçlık alandan öbür tarafındaki sazlık alana gidip çocuklarına ilk yüzme dersini vermek isteyen anne-baba ördekler korkuyla her bir tarafa kaçışan yavruları toparlayıp tek sıraya dizdiler, hızla önümüzden geçtiler. O kadar çabuk organize oldular ki o komik hallerini çekmek için kameramızı bile çıkarma fırsatı bulamadık. Kasabaya daha da yaklaştıkça birbirinden güzel masmavi göller karşımıza çıktı. Kenara çekip bir süre gölde yüzmek için birbirimizi gaza getirmeye çalıştık ama 6 saattir araba kullandığımız için epeyce yorgunduk. Otele gidip dinlenelim, ertesi gün göle gireriz dedik. Sonradan anladık ki göl suyu buz gibiymiş! Aslında yazın bile dağların zirvesinin karlı olmasından bunu tahmin etmeliydik. Yanılıp şaşırıp göle girseydik o yorgunluğun üzerine bizim için ilginç bir sürpriz olabilirdi.

mammoth-lakes-6_mini
Çok çekici görünüyor değil mi?

Mammoth Lakes gerçekten harika bir yer. Hani eskiden TRT’de pazar sabahları yayınlanan filmler olurdu, orman içinde nefis bir kasabada yaşayan bir çocuğun köpeği, kedisi falan basketbol oynamak, konuşmak gibi birtakım üstün yetenekler geliştirirdi, olaylar gelişirdi… İşte o filmlerdeki gibi bir kasabadan bahsediyorum.

mammoth-lakes-7_mini
Mammoth Lakes

Mammoth Lakes’e ilk yerleşenler 1870’lerde Sierra Nevada dağlarında altın arayan madenciler olmuş, ancak altın bulunamayınca kasaba işlevini yitirmiş. Ancak burası Nevada’da gördüğümüz terkedilmiş madenci kasabalarının aksine turizm ile kalkınmış. Özellikle kışın önemli bir kayak merkezi olan kasaba yılın geri kalanında da etrafındaki muhteşem doğanın tadını çıkarmak isteyen binlerce ziyaretçiye ve buradaki tatlı hayatlarının keyfini süren şanslı insanlara ev sahipliği yapıyor.

mammoth-lakes-1
Mammoth Lakes’te evler hep böyle

Mammoth Lakes’te The Village Lodge‘da kaldık. Daha önce bahsettiğim gibi, Yosemite’nin içindeki sınırlı konaklama seçenekleri genelde oldukça basit bungalovlar ve çadır kamplarından ibaret. The Village Lodge ise sıcak bir hava yaratan ahşap ve taş dekorasyonu, ısıtmalı havuzları, birbirinden güzel restoran ve mağazaları ile oldukça lüks bir otel. Odamız yatak odası, açık mutfaklı ve şömineli oturma odası ve banyosuyla küçük bir daire gibiydi ve içinde ihtiyacımız olabilecek her şey düşünülmüştü. Burası belli ki zaten lüks otellerle dolu olan bu kasabanın en iyi oteli, bölgede konaklamayı düşünen herkese burayı tavsiye ederim.

the-village-lodge
The Village Lodge (fotoğraf buradan)

Odamıza yerleştikten sonra kasabada bir tur atıp ormanın içindeki birbirinden güzel evlerde yaşamak nasıl bir şeydir diye düşünerek hayaller kurduk. Güneş batmaya başladıkça hava oldukça serinledi, Mammoth Lakes’e gelirken buranın yılın büyük bir bölümünde bir kayak merkezi olarak hizmet verdiğini unutmamakta fayda var, yazın bile akşamları hava oldukça serin oluyor.

mammoth-lakes
Mammoth Lakes

Biraz ısınıp günün yorgunluğunu atmak için alt katı üçüncü dalga kahveci, üst katı ise bir şarap evi olan Black Velvet Coffee‘ye girdik. Mekanın içi coolluktan yıkılıyordu, sevimli çalışanları da hemen nereden geldiğimizi sorup bölgeyle ilgili tavsiyelerini sıraladılar. Bir şişe kırmızı şarabı devirip akşam yemeği için tekrar dışarı çıktık ama her yer kapanmıştı. Mammoth Lakes oldukça aile odaklı bir yer olduğu için herhalde, belli bir saatten sonra yapacak pek bir şey yok. Biz de otele geri dönüp içerideki restoranlardan biri olan Smokeyard‘da yemek yedik. Sabah erkenden Yosemite’yi keşfetmek için yola çıkacağımızdan yemekten sonra odamıza gidip uyuduk.

mammoth-lakes-8_mini
Mammoth Lakes

Sabah uyandığımızda hava buz gibiydi, yazın ortasında olduğumuz için bu duruma çok hazırlıklı değildik. Mecburen bavullarımızdaki bütün kıyafetleri üst üste giydik, yanımıza bir termos dolusu kahve alıp arabanın ısıtmasını da sonuna kadar açtıktan sonra yola koyulduk.

Yosemite’nin 5 tane ana girişi var; ilk dört giriş olan Hetch Hetchy, Big Oak Flat Entrance, Arch Rock Entrance ve South Entrance parkın batısında yer alırken, bizim giriş yaptığımız Tioga Pass Entrance parkın doğusunda kalıyor ve bu giriş kış aylarında kar nedeniyle kapanıyor. Ticari araçlar hariç, normal otomobiller için giriş ücreti $30 ve giriş bileti yedi gün için geçerli. Parkın içinde aracınızı rahatça kullanabiliyorsunuz, ki bu kocaman alanı rahatça dolaşmanız için böyle de yapmanızı tavsiye ederim.

yosemite-touloumne-meadows-2
Touloumne Meadows
yosemite-touloumne-meadows
Touloumne Meadows

Mammoth Lakes’ten Tioga Pass girişine doğru giderken Lee Vining diye küçük ve çok şirin bir kasaba var, kahvaltı için uğrayabilirsiniz. Biz çok erken saatte buradan geçtiğimiz için durmadık. Tioga Pass’ten parka girildiğinde ilk durak Toulumne Meadows bölgesi. Batı girişlerini tercih eden ziyaretçilerin yanılıp pas geçebilekleri bu bölge bence Yosemite’nin en sakin ve en güzel yeri. Buradaki irili ufaklı göllerin en büyüğü, muhteşem güzellikteki Tenaya gölüne cesaretiniz varsa girebilirsiniz, etraftaki dağ ve ağaçları ayna gibi yansıtan berrak sularıyla mükemmel bir manzara sunuyor ama su buz gibi.

yosemite-touloumne-meadows
Tenaya Gölü – Touloumne Meadows
yosemite-touloumne-meadows-3
Tenaya Gölü (fotoğrafta çaktırmasam da donuyorum)

Tioga yolunu takip ederek Yosemite Valley, Half Dome ve Clouds Rest gibi parktaki birçok meşhur yerin görülebileceği bir gözlem noktası olan Olmsted Point’e ulaştık.

yosemite-olmsted-point-1
Solda Clouds Rest, ortada Yosemite vadisi ve ileride Half Dome’un ucu, sağda şelaleler
yosemite-olmsted-point
Olmsted Point’ten manzara

Olmsted Point’te bir süre manzarayı hayran hayran izledikten sonra etrafta yavaş yavaş başka ziyaretçilerin de çoğalmaya başladığını farkedip, daha çok yolumuz var diye aceleyle tekrar yola çıktık. Planımız Tioga yolunu takip ederek Yosemite vadisine inmek, oradan da dev sekoya ağaçlarının bulunduğu Mariposa Grove’a gitmekti. Arabamızla kıvrıla kıvrıla aşağı inen, her dönemeçte manzaranın daha da güzelleştiği yollardan geçtik. Bu arada güneş de iyice yükselmiş, sıcaklık epeyce artmıştı. Bir dinlenme alanında atıştırmalık sandviç ve abur cubur aldık, üzerimizdeki kıyafetlerin bir bölümünü çıkardık. Gözlem alanlarında ve şelalelerde dura dura yolumuza devam ettik.

yosemite-valley
Vadinin bir kısmı yukarıdan görülüyor

yosemite-valley-1

yosemite-valley-3_mini
Güneş yükseldikçe üzerimizdekileri çıkarıyoruz

yosemite-valley-2_mini

Manzaraya baka baka giderken vadiye döneceğimiz yerde tam ters yöne dönmüşüz. Parktan iyice çıkıp El Portal kasabasına gelince kaybolduğumuzu anladık, bu arada arabada sıcaktan da iyice bunalmıştık. Birilerine yolu tarif ettirip üzerimizdeki diğer kıyafetleri de çıkardık; şortlara, elbiselere geçtik. Birkaç saat içinde hava sıcaklığının bu kadar değişebilmesi çok ilginç. Ters yöne dönüp bu defa Arch Rock girişinden parka tekrar girdik, böylece bu girişe adını veren kayayı da görebildik.

el portal road
Arch Rock

Arch Rock’tan giriş yapınca rotayı değiştirdik, önce Mariposa Grove, sonra vadiye gitmeye karar verdik. Dev sekoya ağaçlarının bulunduğu, Yosemite’nin en ünlü yerlerinden biri olan Mariposa Grove parkın en güney ucunda yer alıyor. Arabamızı park edip sekoya ağaçlarının bulunduğu bölgeye kadar yürüdük. Bu bölgedeki yürüyüş parkurunun tamamı yaklaşık 6 mil uzunluğundaymış, biz sadece ilk 1,5 mil kadarını yürüdük. Ağaçların içinden geçen yolda yürüyüş yapmak gerçekten çok keyifli, yolda devrilmiş dev ağaçların gövdeleriyle birçok kelebek çeşidi gördük.

(Not: Mariposa Grove 2018’in bahar aylarına kadar devam edecek bir restorasyon projesi nedeniyle ziyaretçilere kapalı olacakmış. Bu süre içinde Yosemite’de dev sekoya ağaçlarının görülebileceği diğer yerler ise Touloumne Grove ve Merced Grove. Detaylı -İngilizce- bilgi için sizi buraya alalım.)

yosemite-ağaç-gövdesi

Sekoyaların çok etkileyici olacağını tahmin etmiştik ama insan gözüyle görünce gerçekten doğanın görkeminin yanında kendini ufacık hissediyor. Mariposa Grove’daki en uzun sekoya olan Grizzly Giant’ın boyu 65 metre, çapı ise 8,5 metreymiş, siz buradan ağaçların haşmetini tahmin edin. Kafanızı yukarı kaldırdığınızda ağaçların tepesini görmek çok zor, ağaçların tamamını kadraja sığdırmak ise imkansız. Dev sekoyaların ömrü yaklaşık 3000 yıla kadar çıkabiliyormuş.

yosemite-sekoya-ağaçları-1
Dev sekoya ağaçları
yosemite-sekoya-ağaçları-2
1.85 boyuyla Ardacığım sekoyaların kovuğunu bile doldurmuyor
yosemite-sekoya-ağaçları
Sekoyalar kadar olmasa da, Mariposa Grove’daki diğer ağaçlar da dev gibi

Mariposa Grove’dan sonraki durağımız Yosemite Vadisi oldu. Yukarıdan gördüğümüz manzaranın çok daha farklı, daha sakin olanı aşağıda bizi bekliyordu. Vadide dev granit kayalardan dökülen şelaleler burada düzlüğe iniyor ve sonsuzmuş gibi görünen çayırlarla buluşuyor. Uzun yürüyüşümüzden sonra kavrulan ayaklarımızdan ayakkabılarımızı fırlatıp buz gibi sulara sokarak serinledik, ağaçların gölgesinde biraz dinlendik.

yosemite falls

yosemite-falls-1

Molamızdan sonra takip edereceğimiz yolun bizi Yosemite Visitor Center ve kamp alanlarından dolandırıp parktaki son durağımız olacak Tunnel View’a çıkarması gerekiyordu. Ama bu bölgeye vardığımızda inanılmaz bir kalabalık ve trafikle karşılaştık. Yaklaşık bir saat kamp alanından çıkmak için milim milim diğer arabaları takip ettik, sinirimiz çok bozuldu. Amerika’da gezdiğimiz onca yerin içinde, hele de bu güzelliğin içinde böyle bir karmaşanın olması gerçekten akıl alır gibi değil. Bu kadar geniş bir alanda, her köşesi birbirinden güzel olan bu koca parkta nasıl olur da herkes aynı bölgeye akın eder doğrusu aklımız almadı. Özellikle kalabalık yaz aylarında mümkünse bu bölgeden tamamen uzak durmanızı şiddetle tavsiye ederim.

yosemite-meadows

Nihayet kampçıları atlatıp yolumuza devam edebildikten yaklaşık yarım saat sonra parkın belki de en güzel manzaralarından birine sahip olan Tunnel View gözlem noktasına vardık. Buradan El Capitan, Half Dome ve Bridalveil Fall bütün güzelliğiyle görülebiliyor. Ünlü fotoğrafçı Ansel Adams’ın Yosemite fotoğraflarının birçoğu da bu noktadan çekilmiş. Bu nedenle burası da parkın oldukça popüler, yani kalabalık bir noktası.

yosemite-tunnel-view
Solda El Capitan, ortada Half Dome ve sağda Bridalveil Fall görülüyor

Son durağımızda da manzaraya doyduktan ve etrafta dolaşan oyuncu sincapları izledikten sonra Los Angeles’a doğru yola çıktık. Yosemite’de kamp yapmak, tüm yürüyüş ve tırmanma rotalarını keşfetmek için yeterli vaktimiz olmasa da muhteşem doğasıyla burayı çok sevdik.

Yosemite’nin güzelliklerini keşfetmek isteyenlere burada yaşayan fotoğrafçı Trevor Lee’nin instagram sayfasını da ziyaret etmelerini öneririm, parkın değişik mevsimlerde ve doğa şartlarında çekilmiş muhteşem fotoğraflarını @trevlee sayfasında görebilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s