Los Angeles yazımda yıllar önce orada yaşadığımız zaman nasıl bu şehri sevmediğimi, ikinci ziyaretimde ise nasıl keyif aldığımı yazmıştım. Las Vegas’ta ise tam tersi bir deneyim yaşadım. On yıl önce Vegas’a 5 kişilik arkadaş grubumuzla gittiğimizde hiç sevmeyeceğimi düşünürken çok eğlenmiştim, ikinci gidişimde ise kalabalığıyla, gürültüsüyle beni boğdu.

En son söylenecek şeyi en başta söyleyeyim: Kumar oynamayı seviyor musunuz? Arkadaşlarınızla çılgınca, her şeyi unutana kadar eğlenmek mi istiyorsunuz? O zaman Vegas iyi bir fikir. Çölün ortasında kurulmuş, devasa oteller ve kumarhanelerle dolu bu şehir eğlencenin her türlüsünü vaadediyor. Değişik konseptlerdeki otelleri dolaşırken kendinizi kısa bir dünya turu yapıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Paris, New York, Mısır piramitleri, Venedik kanalları, aklınıza ne gelirse hepsinin biraz zevksiz de olsa birer kopyasını birbirine yürüme mesafesinde bulmak mümkün. Meşhur havuz partileri, konser ve şovlar da burada geçireceğiniz zamanın eğlenceli olmasını garantiliyor.

Öte yandan bu koca şehirde tarih ve kültür adına hiçbir şey bulmayı beklemeyin. Çılgın partiler ve kumar bile bir süre sonra insanı sıkıyor. Ayrıca Vegas’ta çalışanlar her gün çeşit çeşit deliyle uğraştıklarından olacak dünyada görebileceğiniz en asık suratlı insanlar. Bu kadar turistik bir yerde alabileceğiniz hizmetle ilgili beklentilerinizi epeyce düşürmeniz gerekiyor.

Las Vegas’a Nasıl Gidilir?

• Las Vegas’a gitmek için en çok tercih edilen yol Los Angeles’tan arabayla Interstate 15 karayolunu takip etmek. Yol çölün ortasından geçiyor ve yaklaşık 4 saat sürüyor. Las Vegas’a ilk ziyaretimizde biz de bu yoldan gitmiştik.
• Araba kullanmak istemezseniz Los Angeles’tan Las Vegas’a 1 saatten biraz daha uzun süren direkt uçuşlar da var, ama bence bu kadar kısa bir mesafe için uçağı tercih etmek biraz anlamsız.
• Bu defa Grand Canyon’dan gittiğimiz için aşağıdaki rotayı takip ettik.

Las Vegas’ta Nerede Kalınır? 

Las Vegas’ın en büyük olayı farklı temalarda inşa edilmiş, çeşitli atraksiyonlar sunan otelleri… Şehirde geçireceğiniz zaman ve bütçeniz kısıtlıysa tabii ki hepsinde kalamazsınız, ama gezmenizi öneririm. Otellerdeki çoğu alan dışarıdan gelen misafirlerin de kullanımına açık. Aşağıda Las Vegas’ın en önemli otellerini en uygun fiyatlılardan en lüks olanlarına doğru sıralamaya çalıştım:

• Circus Circus: Adı üstünde sirk temalı bu otelde fiyatlar her zaman çok uygun oluyor, odaları da büyük ve temiz. Otelin bir tema parkı var, buradaki hız trenine binebilir ve sirk gösterilerini izleyebilirsiniz.
• Stratosphere: Las Vegas’ın her yerinden görebileceğiniz bu otelin 350 metre uzunluğundaki kulesinin tepesinde bir restoran ve çeşitli ridelar var.
• Excalibur: Legolardan yapılmış bir şatoya benzeyen bu otelde Krallar turnuvası gibi ortaçağ temalı şovlar da düzenleniyor.
• Luxor: Camdan bir piramit şeklindeki tasarımıyla dikkat çeken otelde Eski Mısır teması hakim.

• MGM Grand: Logosunda da bir aslan olan otelin girişinde eskiden bir aslan habitatı vardı, camdan bir tünele giren ziyaretçiler tepelerinde gezen aslanları çok yakından gözlemleyebiliyorlardı. Bu kısım 2012’de kapanmış, ama otel hala Vegas’ın en iyilerinden.

• Paris Las Vegas: Otelde Eyfel kulesi gibi Paris’in önemli yerlerinin kopyaları bulunuyor.

• New York New York: Evet bildiniz, burası da Manhattan gökdelenleri şeklinde yapılmış bir otel. Cirque de Soleil’in şovu Zumanity bu otelde sahneleniyor.

• Bellagio: Oceans Eleven’ın çekildiği otelin önünde gece su gösterileri yapılıyor.

• Venetian: Venedik temalı otelde gondol gezisi yapılabiliyor.

• Ceasars Palace: Bu lüks otel de Eski Roma temalı. Mermer kolonlarla süslenmiş otelde, Gordon Ramsey, Guy Savoy, Nobu gibi ünlü şeflerin restoranlarını bulabilirsiniz.

Las Vegas’ta Alışveriş: 

Las Vegas otellerinde dünyanın en saçma ve kitsch ürünlerini de, lüks markaların en pahalı tasarımlarını da bulabilirsiniz. Bende iki gruptakilere de harcayacak para yok, yine de alışveriş yapmak istiyorum diyorsanız otellerin bulunduğu bölgeye arabayla 5-10 dakikalık mesafede iki tane kocaman outlet var: Las Vegas North Premium Outlets ve Las Vegas South Premium Outlets. Daha önce başka bir yazımda da bahsetmiştim, son yıllarda Türk Lirası, Dolar karşısında çok değer kaybettiği için artık Amerika’da alışveriş eskisi kadar ucuz değil. Yine de bu kocaman outletlerdeki yüzlerce markanın arasında  mutlaka beğeneceğiniz bir şeyler bulursunuz.

Las Vegas’ta Yapılması Gerekenler: 

• Tabii ki kumar oynamak. Ben poker gibi uzmanlık ve beceri gerektiren oyunlardan hiç anlamıyorum, makinelerde saatlerce kolu çekmek de bence dünyanın en sıkıcı şeyi. Yine de buraya kadar gelmişken sayısız casinodan birine girip o havayı solumak, hipnotize olmuş gibi kumar oynayan insanları izlemek oldukça eğlenceli.
• Gece The Strip denilen, iki yanında otellerin sıralandığı caddedeki neon ışıklarının altında yürümek. Açıkça söylemek gerekirse Las Vegas gündüz bina yığınlarından oluşan oldukça çirkin bir şehir, ama gece hayat buluyor.
• Havuz partilerine katılmak. Gündüz şehirde yapılacak en eğlenceli aktivite birbirinden ünlü DJ’lerin çaldığı partilerde takılmak.
• Denk getirebilirseniz ünlü şovlardan birini izlemek.

Bizim Las Vegas’tan sonraki durağımız Yosemite’nin güneyindeki Mammoth Lakes olduğu için gelişte olduğu gibi dönüşte de Nevada çöllerinde uzun bir yolculuk yaptık. Aşağıda Google maps’in daha kısa gösterdiği yolda çalışma olduğu için yolu uzatarak Goldfield ve Tonopah üzerinden gittik.

İyi ki de böyle yapmışız, bu küçük kasabalar yolda gördüğümüz en ilginç yerlerdendi. Goldfield’da 1900’lü yılların başında altın bulununca burası bir anda büyümüş ve nüfusu artmış. 1940’lara kadar burada milyonlarca dolar değerinde altın çıkarılmış. Altın bitince kasabanın nüfusu da hızla düşmüş, bugün burada sadece birkaç yüz kişi yaşıyor. Kasabada hala o yılların ihtişamını anlatan görkemli yapılar var, ama birçoğu boş duruyor.

Burada tipik bir Amerikan diner’ında yemek molası verdik, Arda hala orada yediği hamburgerin hayatında yediği en güzel burger olduğunu söylüyor. Diner’ın tam karşısındaki çitle çevrilmiş alanda hurda araba ve ıvır zıvırdan yapılmış sanat eserleri vardı. Gerçekten bunlara çöp mü demek lazım, yoksa sanat mı bilemiyorum. Siz karar verin.

Goldfield’ın kuzeyindeki Tonopah da yine değerli metallerin madenciliğiyle gelişmiş bir kasaba. Fakat Tonopah’nın en kendine özgü simgesi tüyler ürpertici Clown Motel. Yolda giderken üzerinde sırıtan bir palyaço olan acayip tabelasını görüp durduğumuz bu motelin tabelası ve genel havası zaten yeterince korkunç. Bunlar yetmezmiş gibi içeride de binlerce palyaço figürü varmış ve her oda da bu temayla döşenmiş. Palyaço fobisi olanlar için birebir. Üstelik motel kasabanın mezarlığının da yanıbaşında!

Nevada çöllerinde toz bulutlarını, rüzgarla oluşan mini hortumları izleyerek araba kullanmaya devam ettik. Yosemite yazısı yakında geliyor…

Not: Bu yazıyı yazdıktan sadece birkaç gün sonra bugün Las Vegas’taki saldırının haberini aldım. Terör hiçbir yere yakışmadığı gibi Vegas’a da yakışmıyor. Çok üzgünüm…